İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul Sanayi Odası (İSO) “Meslek Komiteleri Ortak Toplantısı”na katıldı.
İSO’nun Beyoğlu Odakule’deki merkez binasında, yaklaşık 300 sanayicinin katılımıyla gerçekleştirilen, “İstanbul’un Gelecek Vizyonunda Sanayimizin Yeri, Sorunlar ve Çözüm Önerileri” başlıklı toplantıda, İmamoğlu ve İSO Başkanı Erdal Bahçıvan birer konuşma yaptı.
“ÇEVRE DÜZENİ PLANI ÇÖPE ATILDI”
İmamoğlu, İstanbul’un anayasası kabul edilen 1/100 bin ölçekli Çevre Düzeni planının artık olmadığına dikkat çekerek şunları söyledi:
“Çevre düzeni planı niçin yok? Aslında var idi. İyi bir çalışmaydı 2000’lerin başında. Ama bu çevre düzeni planı, o dönem 2009’da oy birliğiyle, meclisindeki bütün siyasi katılımcıların ortak kararıyla kabul edilmiş bir çevre düzeni planı olmasına rağmen, yine yaklaşık 1,5-2 yıl sonra bir genel seçim öncesi açıklanan birçok projeyle, tamamen çöpe atılmış bir plana dönmüştür.
Yani 2009’da başka bir İstanbul; 2011 itibariyle başka bir İstanbul tariflenmiştir her açıdan.
Ulaşımı, yerleşimi, sanayi, yolları, havalimanları vesairesiyle birlikte birçok konusuyla, hatta kanalı, şusu, busu; birçok projesiyle çöpe atılmış bir planlama yerine, yeni bir İstanbul tariflenmiştir.
Ve planlı bir tarif değildir. Sadece siyasi bir vaat üzerinden, hangi çalışmayla, hangi paylaşımla, hangi ortak kanaatle oluştuğu belli olmayan bir aşamayla, bir çevre düzeni planı yok sayılarak, yeni bir bakış açısını ve bize göre çok sakıncalı, İstanbul’u tehdit eden bir bakış açısını İstanbul’a sunmuşlardır”
“SIKINTILI BİR DURUM”
İstanbul’un dünya markası bir kent olduğuna vurgu yapan İmamoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
“İstanbul, yaklaşık 16 milyon. Resmi nüfusundan bahsediyorum. Tabii etkin nüfusu, farklı içeriklerle üst üste koyduğumuzda, bugün tüketilen su miktarından diğer verilere baktığımızda, 20 milyona yakın insanı barındıran bir şehirdeyiz.
İstanbul, Marmara’nın bir parçası. Ve Marmara Bölgesi’ne baktığımızda da yaklaşık 26-27 milyon civarında resmi nüfusa sahip bir bölgeden bahsediyoruz. Ve bu bölge, aslında Türkiye’mizin neredeyse 10’da 1’i. Yani Türkiye’nin 10’da 1’inde, Türkiye’nin üç kişiden birisini yaşatıyoruz. Belki sanayisinin yüzde 50’sine yakınını barındırıyoruz.
Gayrisafi milli hasılanın oranını siz daha iyi biliyorsunuz. Yüzde 55-60’lara kadar çıkabiliyor bu rakam. Veya ithalat-ihracatta ne kadar devasa bir orana geldiğini görebiliyoruz.
Şimdi bu, gerçekten ülkemiz adına doğru bir gidişat değildir ne stratejik olarak ne jeopolitik olarak ne güvenlik açısından baktığınızda. Sıkıntıları büyük bir olaydır.”
“İSTANBUL’UN ARTIK MEGA PROJELERE İHTİYACI YOK”
İmamoğlu, Kanal İstanbul ve yeniden hazırlıklarına başlanan Çevre Düzeni planı ile ilgili şunları söyledi:
“İstanbul’da gerçekten el birliğiyle aklın, bilimin ve özellikle teknik insanların, iyi deneyime sahip insanların uzmanlıklarından faydalanmayı başaramazsak, İstanbul’un başına bela olacak ve olabilmesi muhtemel, engellemeye çalıştığımız kötü projeleri, bu şehrin gündeminden ve bünyesinden uzaklaştıramazsak, belki de tarihin dönüm noktası olan bu evrede çok kötü alınacak yöneticiler ve insanlar olabiliriz.
Bu bağlamda işte adına ‘Kanal İstanbul’ diyelim, adına başka bir şey diyelim; bu tür kötülüklerin olmaması için, bizim şehrimizin geleceğini hep birlikte tartışabiliyor, konuşabiliyor ve kararlar alabiliyor olmamız şarttır.
İstanbul’un artık ‘mega projeler’, imar rantları, rezerv alanlarının imara açılmasını değil, tam aksine İstanbul’daki karbon ayak izi, su ayak izi, İstanbul’un sürdürülebilir bir şehir olması, İstanbul’un dirençli bir şehir olması, İstanbul yaşanabilir bir şehir olması meselelerini çözüme kavuşturmakla yükümlü insanlar olduğumuzun farkındayız.
Bu kapsamda, inşallah Eylül’de 1/100 binlik planın başlangıcı ilan edeceği. Bu plan bir kentin anayasasıdır. Kültürünü, sanatını, eğitimini, doğasını, yaşamını, suyunu tarifler ve bunlara çözüm bulur. Bütün bunları çözebilmenin tek yolu var.
Gerçekten akıl yolu ve bilim yoludur. Bundan sapmadığınız zaman, emin olun ekonominiz de iyi olur, dış politikanız da iyi olur, ticaretiniz de iyi olur, sanayiniz de iyi olur, şehirciliğiniz de güzel olur. Bizim de tek yolumuz budur; başka bir yolumuz olamaz.
Akıldan ve bilimden şaşmadan, doğru adımlar atarak, İstanbulluya, İstanbul’umuza ve İstanbul’un tarihine, milletimize, memleketimize… Ve hatta diyorum ki; İstanbul’a sorumlu olmak, insanlığa karşı sorumlu olmaktır. İnsanlığa karşı mahcup olmayacağımız güzel bir dönemi İstanbul’umuza var etmek istiyoruz.”